ÇED Raporunda Asbest olmalı

Katil toz; Asbest (Amyant) Kanal İstanbul ÇED Raporunda unutulmuş!

Kanal İstanbul projesinin ÇED raporunda Asbest (Amyant) yer almıyor. Projede yapılacak herhangi bir kazı, yıkım gibi işlerde Asbest tozu çevreye yayılabilir. Kanserojen olan bu Asbest tozu solunduğunda, ölüm kaçınılmaz sonuçlardan biridir. Bu konuda çalışma yapılmalı, önlemler alınmalıdır.

Asbest Söküm Uzmanları Derneği Basın Açıklaması

Kasım – Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı

Kanser beraberinde getirdiği sağlık sorunlarının yanı sıra, maddi ve manevi yönden uzun süreli mücadele gerektiren bir hastalıktır. Dünyada her yıl 18 milyon kişinin yakalandığı ve 9,5 milyon kişinin ölümüne sebep olan kanser; yaş, cinsiyet, dil, din, ırk ayırımı yapmaksızın tüm insanları etkilemektedir.

Asbest: Bazı toprak ve kayalarda bulunan saç gibi ince liflerdir. Doğal bir mineral olup yanmaz ve yalıtkan özellikleri nedeniyle inşaat ve bazı üretim işlerinde (gemi, izolasyon ve otomotiv) kullanılmıştır. Bu tür işlerde çalışan kişilerde mesleksel olarak asbest liflerine temas söz konusu olabilir. Bununla birlikte ülkemizde bazı bölgelerde toprağın doğal yapısında bulunduğundan çevresel temas da önemlidir. Solunum havası ile alındığı zaman asbest lifleri akciğeri zedeler ve sonunda bir çeşit akciğer kanseri olan mezotelyoma gelişir. Asbest teması akciğer kanseri olasılığını 1.5-5.4 kat arttırırken, sigara içen kişilerde bu risk daha fazladır.

Kaynak;

https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/kanser-haber/kasim-ayi-akciger-kanseri-farkindalik-ayi.html

Johnson & Johnson bebek pudrasının içerdiği asbest nedeniyle 325 milyon dolarlık tazminata mahkum oldu

Jüri, Johnson & Johnson’ın bebek pudrasının içerdiği asbest minerali nedeniyle akciğer zarı kanserine yakalandığı gerekçesiyle firmaya dava açan Donna Olson ve eşine 300 milyon dolar tazminat ödemesine hükmetti.

Geçen ay da firmanın aynı davada 25 milyon dolar tazminat ödemesi yönünde karar veren jürinin bu adımının ardından, Johnson& Johnson’ın aileye ödeyeceği tutar 325 milyon dolara ulaştı.

Ayrıca Amerikan basınındaki haberlerde, jürinin Johnson & Johnson’ın uzun yıllardır asbestin varlığından haberdar olduğu ancak müşterilerini uyarmadığı sonucuna ulaştığı kaydedildi.FİRMA, DAVAYI TEMYİZE GÖTÜRECEK

Johnson & Johnson’dan konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada ise firmanın bu davayı temyize götüreceği vurgulandı, bağımsız uzmanlar ve akademik kurumların uzun yıllardır yaptığı testlerde, bebek pudralarının asbest içermediği ve kansere yol açmadığı savunuldu.

ABD merkezli firma uzun yıllardır bebek pudralarının akciğer zarı ve rahim kanseri ile diğer hastalıklara yol açan asbest minerali içerdiğine dair binlerce davayla karşı karşıya.

KAYNAĞI GÖR

Ürküten açıklama: Türkiye’de her yıl 160 bin kişi kansere yakalanıyor

Türkiye’de her yıl yaklaşık 160 bin kişi kansere yakalanıyor. Kansere neden olan faktörlerin başında sigaranın geldiğini söyleyen Doç. Dr. Serkan Keskin, bu hastalıktan korunma yolları hakkında bilgi verdi.

Dünyada her yıl 17 milyon kişi kansere yakalanıyor. Ülkemizde ise bu sayının yaklaşık 160 bin civarında olduğu biliniyor. Günümüzün yaşam ve beslenme şekilleri nedeniyle bu rakamların her yıl daha da artacağı tahmin ediliyor. Son yıllarda gelişen teknoloji ile kanser tedavi yöntemlerinde sevindirici sonuçlar elde edilmeye başlansa da kanserden uzak durmanın en önemli yolu kansere neden olan faktörlerden uzak durmaktan geçiyor.

Kanserden korunma yolları hakkında bilgi veren Doç. Dr. Serkan Keskin, kansere neden olan faktörlerin başında sigaranın geldiğini söyleyerek, “Her türlü tütün mamulüne maruz kalmak başta akciğer olmak üzere, mesane, böbrek, pankreas, meme kanseri riskini artırmaktadır. Nargile, puro, pipo gibi toksik maddelere maruz kalmak da riski artırmaktadır” dedi.

Beslenme tarzının ve zamanının da önemli olduğunun altını çizen Doç. Dr. Serkan Keskin, “İdeal kilonun sağlanması ve idame ettirilmesi birçok kanser çeşidi için riski azaltmaktadır. Bunların başında meme ve kolon kanseri gelmektedir. Tek yönlü beslenmeden kaçınılmalıdır. Et, süt, tahıl, meyve, sebze ve yağ olmak üzere tüm besin gruplarından gün içinde uygun miktarlarda tüketilmelidir. Deniz ürünleri, zeytinyağı, sebze ve meyveler bu noktada önemlidir. Kanserden korunmada posa alımı çok önemlidir. Bu sebeple beyaz ekmek yerine çavdar, kepek veya tam buğday ekmeğini tercih edilmelidir. Kabuklarıyla yenebilen meyveler soyulmalıdır. Aşırı şeker tüketimi kilo alımına neden olarak kanser riskini artırmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Kısa mesafelerde araç kullanmayın”

Düzenli egzersizin önemine değinen Doç. Dr. Keskin, “Günlük fiziksel aktiviteler artırılmaya özen gösterilmelidir. Haftada en az 3 gün 30 dakika spor yapılması sağlıklı bir yaşam için önemli koşullardandır. Sağlıklı spor yapmak için yürüyüş ve yüzme önerilmektedir. Spor yaparken aşırı zorlamadan kaçınılmalıdır. Kısa mesafelerde araç kullanılmamalıdır” dedi.

Doç. Dr. Keskin tavsiyelerine şöyle devam etti:

“Alkol, çay ve kahvenin aşırı miktarlarda tüketilmesi riski artırmaktadır. Alkolün meme, pankreas ve diğer kanser türleri için bir risk faktörü olduğu bilinmektedir. Günlük tuz tüketimi de 5 gramın altında olmalıdır. Salamura, turşu gibi tuz oranı yüksek yiyeceklerin tüketimi sınırlandırılmalıdır. Salam, sosis ve tütsülenmiş yiyecek gruplarından mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Özellikle yaz mevsiminde direkt güneş ışığından kaçınılmalıdır. Cilt kanseri riskini artırmaktadır. Yüksek faktörlü cilt koruyucu kremlerin kullanılması bu noktada önerilmektedir. Elektromanyetik radyasyondan korunun. Özellikle beyin gelişiminin henüz tamamlanmadığı 12-13 yaşına dek çocuklarınızı cep telefonlarından uzak tutun. Erişkinlerin de günde en fazla 30 dakika ve kulaklıkla cep telefonu kullanması önerilmektedir. Beyin kanseri riskini artırdığına dair çalışmalar bulunmaktadır.”

“Stresten uzak durun”

“Eğer yaşamınızda ciddi stres oluşturan bir faktör varsa, uzak durun” diye konuşan Doç. Dr. Keskin, “Araştırmalar kansere yakalanan kişilerin yoğun stres altında olan kişiler olduklarını doğrulamıştır. Bu nedenle düzenli spor yapabilir, seyahat edebilir, hobiler edinilebilirsiniz. Sanatla ilgilenebilir, çeşitli sosyal faaliyetlerde bulunulabilirsiniz” şeklinde açıklamada bulundu.

“Erken tanıda tam iyileşme oranı yüzde 100’e yakın”

Erken tanıda tam düzelme oranının yüzde 100’e yakın olduğunun altını çizen Doç. Dr. Keskin, “Düzenli tarama programlarına katılın. Meme, kolon, prostat, serviks, akciğer kanseri gibi kanserler tarama ile erken tanısı konulan kanserlerin başında gelmektedir. Unutmayın erken tanı konulan kanserlerde tam düzelme oranı yüzde 100’e yakındır. Kanserin en önemli nedenlerinden birisi de genetik faktörlerdir. Eğer ailede veya kişinin kendisinde kanser hikâyesi var ise tarama programlarına erken yaşlarda başlanması, genetik danışmanlık alması, koruma yöntemlerine ilaç veya yaşam tarzı ile başlanması önemlidir” dedi.

Kimyasallara dikkat

Çeşitli kimyasal ve endüstriyel maddelerden uzak durulması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Keskin, “Özellikle işyerinde kimyasal maddelere, boya maddelerine ve asbest, silika, kömür gibi endüstriyel tozlara maruz kalınıyorsa risk artmış demektir. Saç boyaları kan ve kemik iliği kökenli kanserlerde rol oynamaktadır. Organik olmayan gıda maddelerinde yüksek oranda kimyasal olduğunu unutmayın. Mevsim sebze ve meyvelerini tüketin. Trafikte uzun zaman geçiriliyorsa; başta dizel egzozları olmak üzere kansere neden olan birçok gaza maruz kalındığı unutulmamalıdır” dedi.

Haber kaynağı;
https://www.cnnturk.com/saglik/turkiyede-her-yil-160-bin-kisi-kansere-yakalaniyor

Türkiye’de 4 pudra markasından asbest çıktı!

Asbest ve Tehlikeli Atıklar Derneği (ASTA) ve Asbest Söküm Uzmanları Derneği’nin (ASUD) araştırmasına göre Türkiye’deki 4 pudra markasından asbest çıktı. 

Son dönemlerde ulusal ve uluslararası haber kanallarında sıkça gündeme gelen; talk pudralarının, insan sağlığına kanserojen etkisi olduğu kanıtlanmış olan asbest içeriyor olmasına ilişkin tartışmalar sürerken Asbest ve Tehlikeli Atıklar Derneği (ASTA) ve Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) 2018 Aralık ayında ortak bir çalışma başlattı. Çalışma kapsamında Türkiye genelinde çeşitli markalara ait pudralar temin edilerek, tarafsızlık ilkesi gereği aralarından markaları belli olmadan rast gele seçilen 4 adet pudra numunesinin analizleri ASTA üyesi olan laboratuvarlarda gerçekleştirildi. 

Konuyla ilgili görüştüğümüz Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Cafer Fidan, analiz sonuçlarına göre incelenen pudra numunelerinin tamamında asbeste rastlandığını söyledi.

Haberin devamı için burayı tıklayabilirsiniz

Asbestten Korunma Yöntemleri

Asbest liflerine solunum yoluyla maruz kalındığında ölümcül hastalıklara neden olabildiğinden asbest ile ilgili çalışmaların son derece dikkatli yürütülmesi gerekmektedir. Asbestle çalışmalardan, zorunluluk halleri dışında kaçınılmalıdır. Önlemlerin eksiksiz olarak alınmadığı bir çalışmada ortama çok fazla asbest lifinin salınması söz konusudur.

25/01/2013 tarihli ve 28539 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre asbestle ilgili yalnızca söküm, yıkım, tamir, bakım ve uzaklaştırma işlerine izin verilmektedir ve bu işler yalnızca gerekli eğitimleri almış yetkili uzman ve çalışanlarca yapılabilmektedir. Bu nedenle bu başlıkta, asbestle çalışmalarda sadece yukarıda bahsedilen işler yapılırken asbestin solunum yoluyla maruziyetinden korunma yöntemleri anlatılmıştır…

Yazının devamı için burayı tıklayın;

Binaların yıkımında asbest tehdidine yurtdışı modeli geldi

İngiltere ve Hollanda’nın asbest tehdidine karşı aldığı önlemler Türkiye’ye geldi. Binalarda, kansere yol açan asbestin havaya karışmaması için önlemler alınacak.

İngiltere ve Hollanda’nın asbest tehdidine karşı aldığı önlemler Türkiye’ye geldi. Binalarda, kansere yol açan asbestin temizlenmesi şartı ile birlikte binaların yıkımı sırasında havaya karışmaması için de gerekli önlemler alınacak.

Milliyet Gazetesi’nden Mithat Yurdakul’un haberine göre; ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere karşı son derece dayanıklı bir mineral olarak bilinen asbest liflerinin solunması akciğer kanseri, mezotelyoma ve asbestozis gibi ciddi sağlık problemlerine yol açıyor.

Sihirli bir mineral olarak bilinen asbest, çok uzun yıllardır inşaat, gemi, otomotiv, tekstil, marley, içme suyu borusu, levha, kazan, boru kaplamaları, fren ve debriyaj balatası, conta ve asbestli iplik gibi malzemelerin üretiminde kullanılıyor.

YIKIM SIRASINDA BULAŞIYOR

İşçilerin asbest liflerine önlem almadan maruz kalması durumunda zarar gördüğünü ifade eden İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Orhan Koç; “Solunan lifler akciğerlerde birikir ve zarar verir, böylece akciğerde zedelenmelere yol açar. Asbeste maruz kalanlarda asbestoz, malign mezotelyoma ve akciğer kanseri gibi kanser çeşitleri görülebiliyor. Ayrıca asbestten kaynaklanan çeşitli plevral reaksiyonlar, dermatozlar gibi meslek hastalıkları oluşabilir” diye konuştu.

Asbest üretiminin, kullanımının ve asbest içeren eşyaların piyasaya arzının 29 Ağustos 2010’da yasaklandığını belirten Orhan Koç, asbestle ilgili yalnızca söküm, yıkım, tamir, bakım ve uzaklaştırma işlerine izin verildiğini belirten Koç, yıkılması planlanan bina, yapı ile sökülmesi planlanan gemide asbestli ürün olup olmadığının da tespit edildiğini de sözlerine ekledi.

MALZEMELER MERKEZLERE GÖTÜRÜLEREK GÖMÜLÜYOR

Koç, İngiltere ve Hollanda gibi ülkelerde tüm yapılarda asbestli malzemelerin tespit edilmeye başlandığını ve özellikle okul ve hastanelerde bulunan asbestli malzeme sökümüne öncelik verildiğini dile getirdi. Asbestin söküm esnasında kırılarak havaya bulaştığını hatırlatan Koç; “Uzmanlar yurtdışı uygulamalarında olduğu gibi ülkemizde de asbestli malzemeyi kırmadan, dökmeden sökerek istif edip, özel ambalajlarla paketliyor” dedi. Malzemelerin bu konuda yetkilendirilmiş firmalar tarafından taşındığını söyleyen Koç; “Malzemeler Kocaeli, İstanbul, İzmir ve Manisa illerindeki özel bertaraf merkezlerine götürülerek orada gömülüyor. Bu sürecin tümünde havada asbest lifi olmaması lazım. Asbest liflerinin olduğu yerde çalışanların etkilenme ihtimali çok yüksek oluyor. Bu liflerin solunması kansere neden olabiliyor. Sertifikalı asbest söküm uzmanları tarafından yapılan sökümlerde mevzuat ve standartlar çerçevesinde bu önlemler alınıyor” dedi.

Haberin kaynağı;
https://www.konuthaberi.com/haberler/binalarin-yikiminda-asbest-tehdidine-yurtdisi-modeli-geldi-18369/

Denizli’de asbest tehlikesi: Belediye asbest tespiti yapmamış

Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin, Denizli’nin göbeğindeki iki eski binanın yıkımında asbest önlemi almadığı ortaya çıktı.

Denizli’de 1970’li yıllarda yapılan iki eski bina, Özel İdare İşhanı binası ve PAÜ Hastane binasının yıkımında asbest konusunda önlem alınmadığı ortaya çıktı. CİMER’e yapılan başvuruya cevap veren Denizli Büyükşehir Belediyesi, ‘Asbest Söküm Raporu ve Asbest Söküm Envanteri’nin belediye tarafından henüz talep edilmediğini belirtti. Özellikle eski binaların yapımında kullanılan asbest, gerekli tedbirler alınmadığında akciğer kanseri başta olmak üzere toplum sağlığı açısından tehlike oluşturuyor.

Tüm bu tehlikelere rağmen asbestle ilgili Denizli Büyükşehir Belediyesi, önlem almıyor. Bir iş güvenliği uzmanın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER)’e yaptığı bilgi edinme başvurusuna verilen cevap Denizli’de şimdiye kadar yapılan kentsel dönüşüm kapsamındaki bina yıkımlarının hiçbirinde asbest tespiti yapılmadığını ve gerekli teknik önlemlerin alınmadığını da gösterdi.

Binaların kentin tam merkezinde okul, alışveriş merkezleri, hastane ve cami gibi toplu yaşam alanlarında yer almasından dolayı halk sağlığı açısından ciddi tehlike oluşturuyor. CİMER’e yapılan başvuruda: “ ‘Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik’ kapsamında; hizmetlerin verilmesine ilişkin bir çalışma yapılmış mıdır? Özel İdare İşhanı binası yıkım öncesi ve sırasında; yıkım alanında ve çevresinde risk varlığını tespit etmek için havada ve katı numunede asbest lif yoğunluğu ölçümü yapılmış mıdır? Asbest Söküm Uzmanı görevlendirilmiş midir? Asbest söküm planı hazırlanmış mıdır?” sorularına Denizli Büyükşehir Belediyesi cevap verdi.

UZMAN VE RAPOR YOK

Belediyeden verilen cevapta “asbest tespitiyle ilgili çalışmaların form ile raporlanmakta olduğu” belirtilerek asbest söküm uzmanının görevlendirilmediği, asbest envanter raporu ve asbest varlığı tespiti halinde ayrıca asbest söküm raporunun hazırlanmadığı belirtildi. Ayrıca belediyenin cevabında: “Yıkım ruhsatı öncesi; kişi ve/veya firmalardan asbest içeren tehlikeli maddelerin, yıkım öncesi kontrollü bir şekilde uzaklaştırılması ve bertaraf edilmesi amacıyla çalışmaların yapılmasının Büyükşehir Belediye Meclis Kararı alınması hususu, ilgili birimimiz tarafından değerlendirilmektedir” denilerek şimdiye kadar böyle bir çalışmanın yapılmadığı kabul edildi.

PEKİ ASBESTLİ BİNALAR NASIL YIKILMALI?

Yıkılan binalarda asbest tespit edilirse, bu binaların yıkımı sırasında ‘Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliği’ne göre öncelikle iş planı hazırlanması gerekiyor. Plan söküm yapılacak yerdeki Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’ne bildiriliyor. Bu bildirimde, sökümü yapılacak asbestin türü ve miktarı, yapılacak işler ve işlemler, çalışan sayısı, işe başlama tarihi ve işin tahmini süresi, asbest söküm uzmanı belgesi, asbest söküm çalışanı belgesi bulundurulması gerekiyor. Ayrıca, asbest sökümünün yapılacağı işyerinde yapılan risk değerlendirmesi doğrultusunda, çalışanlara ve çevreye yönelik tehlikelere karşı önlem alınması gerekiyor. Asbest sökümü, yıkımı, tamir, bakım ve uzaklaştırma işlemleri sona erdiğinde, işyerinde asbest tozuna maruz kalma riskinin olmadığını belirten ölçüm raporu alınıyor. Bu raporda, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünce ya da TÜRKAK tarafından yetkilendirilmiş laboratuvarlardan alınabiliyor.(Denizli/EVRENSEL)

Son Düzenlenme Tarihi: 06 Ekim 2018 17:32

Haber kaynağı;

https://www.evrensel.net/haber/363046/denizlide-asbest-tehlikesi-belediye-asbest-tespiti-yapmamis

Denetimsiz yıkılan binalar Asbest saçıyor

İstanbul asbest tehdidi altında: Denetim yapılmıyor!

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, ‘İstanbul Asbest Raporu’ hazırladı. Raporda, binaların yıkımı öncesi sadece 7 ilçede asbest denetimi yapıldığı belirtilerek, İstanbul’un çok ciddi bir sağlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ifade edildi.

TMMOB’un hazırladığı rapora göre, İstanbul’da asbest denetimi yapılmıyor…

DUVAR – İstanbul’da devam eden kentsel dönüşüm için binaların yıkımı sürerken, insanların sağlığı göz ardı ediliyor. Yıkılan ve yıkılması planlanan binlerce binanın neredeyse tamamı, başta akciğer kanseri olmak üzere birçok solunum hastalığına neden olan asbest içeriyor. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İl Koordinasyon Kurulu’nca hazırlanan ‘İstanbul Asbest Raporu’na göre İstanbullular kanser yapıcı özelliğiyle bilinen asbest tehdidiyle ciddi şekilde karşı karşıya. Rapora göre, kentte yıkım öncesi asbest denetimi yapan sadece 7 ilçe belediyesi bulunuyor. Bağcılar, Şişli, Kadıköy, Beşiktaş, Ataşehir, Kadıköy, Maltepe, Tuzla ilçeleri dışında yıkım öncesi asbest denetimi yapılmadığı için bakım, onarım, güçlendirme ve yıkım işlerinde çalışanlar, aileleri ve aynı çevre komşuları bilmeden ciddi boyutta asbeste maruz kalıyor.

‘SAĞLIK VE ÇEVRE SORUNUNU OLUŞTURMAKTADIR’

Asbestin insan sağlığı açısından ciddi zararları olduğu kaydedilen raporda, “Asbestli yapı ürünlerinin üretim ve kullanımı 2010 yılından bu yana yasak olmasına rağmen, 2010 öncesi yapılarda bulunan asbestli ürünlerin varlığı, özellikle de kentsel dönüşümle yıkılan yapıların atıklarıyla asbest liflerinin çevreye dağılmasıyla gelecek 20 yıl için önemli bir çevre ve sağlık sorunuyla karşı karşıyayız. Asbest, akciğer, gırtlak ve sindirim sistemi kanserlerine yol açmaktadır. Bunlar içinde en yaygını akciğer kanseridir. Genellikle uzun vadeli yüksek seviyeli maruz kalmalardan kaynaklanır” denildi.

Birgün’den Burcu Cansu’nun rapordan hazırladığı habere göre, kentsel dönüşüm sürecinde asbeste maruz kalınabilecek iki durumun olduğu kaydediliyor: ” “Birincisi; binada eğer asbest varsa, asbest uzaklaştırılmadan bina yıkıldığı zaman çevreye ciddi miktarda yayılacaktır. Bu durum o bölgede yaşayanlar, o bölgeyi güzergah olarak kullananlar ve çalışanlar için ciddi bir risk oluşturmaktadır. İkincisi de binadan asbest uzaklaştırma işlemi sırasında gerekli önlemler alınmadığı takdirde yine aynı riskler mevcut.”

‘DÜZENLİ ORTAM ÖLÇÜMÜ YAPILMALI’

Raporda öne çıkan başlıklar şöyle: “Kentsel dönüşüm kapsamında bina yıkımlarının yapıldığı bölgelerde ortaya çıkan asbeste bölge halkı daha fazla süreyle maruz kalabiliyor. Bina yıkımlarının birden fazla olduğu bölgelerde ortaya çıkan asbest miktarı daha da artıyor. Kentsel dönüşüm bölgelerinde binalarda ayrı ayrı uyulması gereken asbest söküm kurallarına ek olarak bu bölgelerde düzenli ortam ölçümü de yapılmalı. İstanbul’da süren kentsel dönüşüm sürecinde olduğu gibi yanlış bertaraf ve imha faaliyetleri asbestin bulunduğu yerde kalmasından daha fazla lifin çevreye salınmasına neden oluyor. Asbest lifleri fizikokimyasal özelliklerine bağlı olarak kolayca ufalanıp, toz haline gelebilir ve lifler çoğunlukla gözle görülmez.”

Kentsel dönüşüm ve bina yıkımlarında asbest varlığı ve asbestin uzaklaştırılması süreçlerinin titizlikle kontrol edilmeli gerektiği vurgulanan raporda şu uyarılar yapıldı: “Mevcut stokta yapılacak bakım, onarım, güçlendirme ve yıkım işlerinde çalışanlar, aileleri ve aynı çevre komşuları bilmeden ciddi boyutta asbeste maruz kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Asbest yönetmeliğe uygun önlemler alındıktan sonra uzaklaştırılmalı. Asbestle çalışılacak bölge karantinaya alınmalı, çalışanların uygun ekipman ve donanımla çalışmaları sağlanmalı. Asbestin yaratacağı riskler göz ardı ediliyor. Belediyeler yıkım öncesi binalarda asbest kontrolü yapmalı. Kentsel dönüşüm ile yıkılacak binalardan numuneler alınarak akredite bir laboratuvarda asbest varlığı kontrol edilmeli. Eğer asbest yoksa yıkıma izin verilmeli ancak asbest varsa ilgili yönetmelik hükümlerine göre asbestin uzaklaştırılması sağlanarak binanın yıkımına izin verilmelidir.”

130 BİN TON ASBEST…

Türkiye’de her türlü asbest kullanımı ve ticareti 2010 yılında yasaklanmasına rağmen, son 10 yılda 130 bin ton asbest ithal edildiği ortaya çıktı. Rapordaki bilgilere göre zaman bu süre içinde az miktarda da olsa yerli üretim de yapıldı. 2004’te yüzde 90’ı Rusya’dan olmak üzere 11 bin 129 ton asbest ithal edildiği kayıtlara girdi. 2008’den itibaren asbest kullanımı kontrol altına alındı, Aralık 2010’da her türlü asbest kullanımı ve ticareti yasaklandı. Ancak eski sanayi ürünleri ile çalışan ortamlarda, mesela gemi tamir, araba tamir-fren balata, inşaat yıkım, kaynakçılık, izolasyon, yangın önleme, jeneratör çalışanlarında ve belki de kayıt dışı olarak küçük sanayi alanlarında asbest teması halen devam ediyor. Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği verilerine göre sadece 2010 yılında sökülen gemi sayısı 238.

BAKANLIK SESSİZ

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu tarafından hazırlanan ve CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker aracılığıyla 9 Mayıs 2016 tarihinde Meclis’e taşınan soru önergesine de hâlâ yanıt vermiş değil. Önergede, yanıtı aranan sorular şunlardı:
-2004 yılından itibaren İstanbul’da kaç binada yıkım gerçekleştirilmiştir?
-Yıkımı gerçekleştirilen binaların kaçında ilgili yönetmelik gereği yıkımdan önce uzaklaştırılması gereken asbest, civa, asit vb. tehlikeli maddeler uzaklaştırılmıştır?
-Yıkımlardan sonra ortaya çıkan asbestli malzemelerden mevzuata uygun olarak bertaraf edilenlerin miktarı ne kadar?
-Bina yıkımlarının yoğun olduğu bölgelerde çevreye yayılan asbest miktarını belirlemek için ortam ölçümü yapılmakta mıdır?
Yapılmakta ise sonuçları nelerdir? Yapılmamışsa sebebi nedir?

ASBEST NEDİR?

Asbest ya da diğer bir adıyla amyant, ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere çok dayanıklı lifli yapıda kanserojen bir mineral. Bir silikat olan tremolitin değişmesinden oluşan, kırılmadan bükülebilen, ipek görünümünde lifli, ateşe dayanıklı bir mineral. Kimyasal madde ve aşınma gibi olaylara karşı oldukça dayanıklı. Bu kanserojen madde uçak, gemi ve otomobil sanayisi, inşaat sektörü ve de ses ve ısı izolasyonlarında sıkça kullanılıyor.

Haber kaynağı;

https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2018/01/08/istanbul-asbest-tehdidi-altinda-denetim-yapilmiyor

Çok tehlikeli! Ciddi risk! İstanbul’da 500 ton imha edildi

Çok tehlikeli! Ciddi risk! İstanbul’da 500 ton imha edildi

31 Mayıs 2017, 19:30

İstanbul’da kentsel dönüşümün yoğun olduğu Kadıköy’de yıkılan binaların neredeyse üçte birinde kanserojen asbest tespit edildi. Son bir buçuk yıl içinde bin 517 inşaat sahasını denetleyen Kadıköy Belediyesi, toplam 498 buçuk ton asbestin bertaraf edilmesini sağladı.

Asbest. Adını son günlerde sıklıkla duyduğumuz bu madde ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere çok dayanıklı… Daha da önemlisi kanserojen özelliği de var.

Başta sanayi olmak üzere birçok alanda kullanılan bu tehlikeli maddenin bir diğer kullanım alanı da inşaatlar.

Isı yalıtımı ve aşınmaya karşı kullanılan bu madde, bina yıkımlarında çok ciddi rahatsızlıklar doğurabiliyor. Özelikle kentsel dönüşüm alanlarında toplu halde yapılan yıkımlar kamu sağlığı için ciddi bir risk oluşturuyor.

Kadıköy Belediyesi de kamu sağlığını yakından ilgilendiren asbest tehdidiyle ile ilgili önemli bir adım attı. Belediye “Asbest temiz raporu” olmadan yıkım ruhsatı vermiyor.

Uygulama kapsamında bugüne kadar yıkım yapılan alanlardan yaklaşık 500 ton asbest bertaraf edildi.

Haberin Kaynağı;

https://www.ulusal.com.tr/m/?id=161641